Kendilik Bilinci ve Eksiklik | İdealizm Perspektifi
İnsan her sabah kendine uyanır; bu yüzden kendine uyuması gerekir. İdealizm felsefesi, gerçekliğin insan bilincinde şekillendiğini öne sürerken, kendilik bilincinin bu idealin bir parçası olduğunu kabul eder. İnsanın, en beğendiği kişiyle yan yana uyusa da, aslında her gece kendi içsel uykusunda olduğunu ve bu uykuda, kıvrandığı tüm acılarla yine kendi savaşını verdiğini söyleriz. İnsan, idealize ettiği benliğe ulaşma çabası içinde sürekli bir içsel mücadelenin parçasıdır.
Bu bağlamda, Immanuel Kant’ın “şeyler kendinde” kavramı, insanın kendi içsel gerçekliği ve eksiklikleriyle yüzleşmesini ifade eder. Kant’a göre, insanın bilinci, gerçekliği objektif olarak algılamaktan çok, öznel bir deneyimdir. Bu öznel deneyim, insanın kendi gölgesinin altında ezilmesine neden olur. Her birey, dışarıya sunduğu en iyi versiyonunun çok ötesindedir ve bu öteki benliğiyle yüzleşmek zorunda kalır.
Platon’un idealar kuramı da benzer bir anlayışa işaret eder. Platon’a göre, gerçeklik idealar dünyasında bulunur ve bizim dünyamız bu ideaların eksik ve kusurlu bir yansımasıdır. İnsan, ideal olanla sürekli bir çatışma içindedir. Gerçekliğin ideal biçimlerinden uzak olduğunda, kendi eksiklikleriyle karşılaşır ve bu karşılaşma, bireyin kendisini bilmesi ve haddini bilmesi gerektiği gerçeğini ortaya koyar.
Sanat ve müzik teorilerinde de benzer bir çelişki gözlemlenebilir. Beethoven’in müziğinde, genellikle derin bir kişisel mücadele ve içsel çatışma buluruz. Beethoven, kusurlarını ve eksikliklerini müziğinde açıkça ifade ederken, aynı zamanda ideal bir müzikal ifade arayışında bulunur. Bu içsel çelişki, müziğin her bir notasında hissedilir; Beethoven’in eserleri, insanın içsel mücadelesi ve ideal ile gerçek arasındaki çatışmasını yansıtır.
Müzik teorisinde, özellikle harmonik gerilim ve çözülme kavramları, idealizmin müziksel bir ifadesi olarak değerlendirilebilir. Bir müzikal tema, sürekli bir gerilim ve çözülme sürecindedir; bu, ideal bir düzen ve onun eksiklikleriyle sürekli bir çatışmayı simgeler. Bu bağlamda, insanın içsel mücadelesi ve eksiklikleri, müziğin harmonik yapısında kendini gösterir.
Sonuç olarak, insanın kendi içsel eksiklikleriyle ve kendi gölgesinin altında ezilmesi, hem felsefi hem de sanatsal bir mücadeledir. İdealizm, insanın bilincindeki gerçekliğin, ideallere ulaşma çabasıyla şekillendiğini savunur. İnsan, kendi eksiklikleriyle yüzleşerek ve kendini bilerek, ilkel egosunu terk etmeli, yeryüzünün en akıllısı gibi davranmaktan kaçınmalıdır. Bu, insanın kendi acizliğini ve eksikliğini kabul ederek, daha derin bir kendilik anlayışına ulaşma yoludur.
Dr. Ayhan Özel