BLOG SANAT

BLOG SANAT

BLOG SANAT

Umudun Kırık Kanatları: Melodilerin Ardındaki Gerçekler” Tomas Luis de Victoria, “O Vos Omnes”

Ümit insanı öldürür! Gerçek insanı yaşatır ve ayakta tutar. Bu derin ve acımasız hakikati, Viktor Emil Frankl’ın toplama kampındaki tecrübelerinden bir anekdotla ilişkilendirdiğimizde, umudun karanlık yüzüyle yüzleşiriz. Fakat bu hikayeyi daha da derinleştirmek ve 16. yüzyılın klasik müzik bestecilerinden birinin eserleriyle bağlantı kurmak, bize daha zengin bir felsefi ve edebi perspektif sunar.

Viktor Emil Frankl, kitabında ünlü bir besteciden bahseder. Bu besteci, 1945 yılının Şubat ayında bir rüya görür. Rüyasında bir ses ona seslenir ve “Bana istediğini sor, sana cevap vereceğim,” der. Besteci, büyük bir beklentiyle sorar: “Bu kamptan kurtuluşum ne zaman olacak?” Ses, ona 30 Mart 1945 tarihini fısıldar ve o tarihte özgürlüğüne kavuşacağını söyler.

Besteci, bu rüyayı Viktor Emil Frankl’a anlatır ve büyük bir umutla beklemeye başlar. Ancak, 30 Mart tarihi yaklaştığında, esir kampından kurtulmasının mümkün olmadığını, hatta şartların daha da ağırlaştığını görür. 29 Mart’ta birden fenalaşır, hastalanır ve 30 Mart’ta hezeyana kapılarak bilincini kaybeder. Bir gün sonra, 31 Mart’ta ise hayata veda eder. Frankl, arkadaşının ölümünün nihai nedeninin beklediği özgürlüğün gelmemesi olduğunu yazar. Umut, onu yormuş ve yıpratmıştır. Ağır bir hayal kırıklığı yaşamasa, yaşama ihtimali daha yüksek olabilirdi.

Bestecinin ölümünden bir ay sonra Adolf Hitler intihar eder. Eğer besteci, ümit etmeyip sadece gerçeklerle yüzleşseydi, belki de hayatta kalabilirdi. Ancak bir tarih beklentisi ve umut duygusu, onu Hitler’in ölümünden bir ay önce ölüme sürükler.

Bu trajediyi, 16. yüzyılın büyük bestecilerinden Tomas Luis de Victoria’nın eserleriyle ilişkilendirdiğimizde, umudun ve gerçeklerin derinlemesine bir yorumunu yapabiliriz. Victoria’nın “O Vos Omnes” adlı eseri, acı ve hüznün melodik bir yansımasıdır. Bu eser, bestecinin trajik öyküsünü adeta notalarla anlatır. “O Vos Omnes”, insanların acılarına tanıklık eden, derin ve melankolik bir kompozisyondur. Bu eserin her bir notası, bestecinin umudunun kırıldığı anı ve gerçeklerle yüzleştiği o karanlık zamanı yansıtır.

Victoria’nın bestesindeki derin hüznü ve umutsuzluğu hissettiğimizde, ünlü bestecinin kamp hayatındaki trajedisini daha iyi anlayabiliriz. Umut, insanın direncini kırar ve yorar; gerçekler ise insanı ayakta tutar ve direnç kazandırır. Victoria’nın müziğinde yankılanan bu felsefi gerçek, bizi hayal ve gerçek arasındaki ince çizgide düşünmeye sevk eder.

Sonuç olarak, ümidin gölgeleri altında ezilen bir bestecinin hikayesi, Tomas Luis de Victoria’nın melankolik notalarıyla birleşerek, umudun ve gerçeklerin felsefi derinliğini keşfetmemizi sağlar. Bu keşif, bize umudun yanıltıcı cazibesine karşı gerçeklerin sağlamlığına sarılmamız gerektiğini hatırlatır.


Dr.Ayhan Özel