Zamanın Elmasları: Potansiyelin Epik Yolculuğu
Bir insanın geleceğini, mevcut haliyle yargılamak, zamanı anlamamak demektir. Zaman, görünmeyen bir büyücüdür; karanlık bir kömürü, ışıldayan bir elmasa dönüştürme gücüne sahiptir. Filipinli düşünür Jose Rizal’ın söylediği gibi, “Kendini tanımanın tek yolu, kendini tanıdıkça büyüyerek ilerlemektir.” Bu söz, bireyin potansiyelinin zamanla nasıl açığa çıktığını ve kendi iç yolculuğunda nasıl büyüdüğünü ifade eder.
Her birey, bir zamanlar toprak altındaki bir cevher gibi, sabır ve özlemle parlamaya hazırdır. Bugün, belki de gözlerimizin önündeki sıradanlık, onun içsel ihtişamının yalnızca bir yansımasıdır. Zaman, adeta bir epik destanın yazarının kalemi gibi, her birimizin hayatını bir efsaneye dönüştürür. Tıpkı bir taşın içindeki değerli minerallerin yıllar süren dönüşüm yolculuğunda parlamaya başlaması gibi, insanın ruhu da zamanın nazik dokunuşlarıyla şekillenir, parlatılır.
15. yüzyılın büyük bestecilerinden Guillaume Dufay’ın Nuper Rosarum Flores eseri, zamanın ve emeğin değerini müzik yoluyla yüceltir. Bu eser, Floransa Katedrali’nin kubbesinin tamamlanmasını kutlamak için bestelenmiş olup, insan çabasının ve sabrının nihai zaferini sembolize eder. Dufay’ın müziği, bireyin potansiyelinin zaman ve çabayla nasıl şekillendiğini gösterir.
Rizal’ın sözleri, içsel potansiyelin zaman içinde gelişmesini ve bireyin kendi gerçeğini keşfetme sürecini vurgular. Her bireyin içindeki potansiyel, bir çağın, bir ömrün efsanesi haline gelebilir. İnsanın içsel direnci ve umutla beslenen rüyaları, onu daha büyük bir olasılığın eşiğine taşır.
Gözlerimizin önündeki bu geçici hali, bir geleceğin ihtişamına dair yalnızca bir fragmandır. Zamanın, kalpte bir efsane yaratma gücüne sahip olduğunu bilerek, her bireye umut ve zaman vermek, onun içindeki büyük destanı yazmasına yardımcı olur. Çünkü her birimizin gelecekteki ihtişamı, genellikle bugünün basitliği içinde saklıdır ve bu saklı ihtişam, zamanın epik kollarında filizlenir.
Dr. Ayhan Özel