Zihnin Savaşı
Zihnin derinliklerinde, görünmeyen bir harp hüküm sürer. Bu savaş, ne kılıçlarla ne de ordularla yapılır; düşüncelerle, duygularla ve hayallerle çarpışılır. Her bir fikir, gökyüzüne yükselen bir yıldırım misali patlar, ışığıyla hem korkuyu hem de umudu beraberinde getirir. Lakin bu savaşta, kazanan yoktur; yalnızca mücadele eden vardır.
Ey zihin! Sonsuzluğun kapılarında dolaşan bir yolcunun aklını çelersin. Her adımda başka bir karanlık açılır önüne; şüphe, korku, pişmanlık ve hayal kırıklığı. Sen ki, bir labirentsin, içine giren kolay kolay çıkamaz. Fakat labirentin ortasında daima bir ışık parıldar, çünkü her savaşın içinde saklı bir umut vardır.
Bu savaşta ilk adım, sessizliktir. Zihin sessizleştiğinde, içindeki fırtına kopar. Şüpheler, bir bir ortaya çıkar, korkular bir araya gelir. Fakat unutma ki, her korkunun ardında bir cesaret saklıdır. İşte o cesareti bulduğunda, zihnin savaşı değişir. Artık düşman, sadece korkuların değil, senin kendinsindir.
Bir yanda karanlık düşünceler fısıldar: “Yapamazsın, başaramazsın, hatalısın.” Diğer yanda ise bir ışık parlar, küçük ama ısrarlı: “Devam et, denemelisin, doğru olan budur.” Bu iki ses, zihnin içinde yankılanır, birbiriyle çarpışır. Kararlar verilir, ama hangi doğru? Hangi yoldan gidilmeli? Bu belirsizlik, insanı bir uçuruma sürükler.
İşte tam bu anda, zihnin savaşı doruğa çıkar. Fırtınanın ortasında, sessizlik ve huzur arasındaki o ince çizgide, insan kendisiyle yüzleşir. Kendi zaaflarını, hatalarını, korkularını kabul etmek zorundadır. Ancak bu yüzleşme, zaferin anahtarıdır. Çünkü en büyük düşmanını tanıdığında, onu alt etmenin yolunu da bulursun.
Bu savaşta kazanan, ne en güçlü ne de en zeki olandır; kendisiyle barışan, kendi karanlığını aydınlatabilendir. Zihnin içindeki fırtına dindiğinde, geriye sadece bir bilgelik kalır. Bu bilgelik, tüm acıların, korkuların ve yenilgilerin birer öğretici olduğunu gösterir.
Zafer, her zaman büyük bir coşkuyla gelmez; bazen bir sükûnet içinde, bazen de bir gözyaşıyla. Ama zihnin savaşı sona erdiğinde, insan bir adım daha kendine yaklaşmış olur. Çünkü gerçek zafer, dış dünyada değil, iç dünyada kazanılır.
Ve o an geldiğinde, savaş meydanı sessizliğe bürünür. Zihin, sakin bir deniz gibi dinginleşir. Fakat bu sessizlik, boş bir sessizlik değildir; bilgelik ve derin bir anlayışın sesidir. Zihnin savaşı bitmiştir. Ve şimdi, geriye sadece zaferin tadı kalmıştır; insanın kendi içindeki ışığı bulduğu o tatlı zafer.
Dr. Ayhan Özel